ELLERİN ZAMANLARLA DOLU, PAUL CELAN

“Corona 


Sevenlerin kavmine iniyor gözlerim:
birbirimize bakıyoruz,
karanlık şeyler söylediklerimiz,
gelincik çiçeğiyle hatıraların birbirlerini sevmeleri gibi
seviyoruz birbirimizi,
istiridyelere sızan şarap,
ay ışığında yüzen deniz gibi uyuyoruz.
birbirimize sarılmış, duruyoruz pencerede, sokaktan bizi
seyrediyorlar:
zamanı geldi artık bilmelerinin!
Taşların çiçeklenmesinin,
bir yüreğin tedirgin atmasının zamanı geldi.
Zamanıdır artık zamanının gelmesinin.

Zamanı geldi.”


Paul Celan’ın sekiz ayrı kitabından derleyerek çevirisini yaptığı şiirlerden oluşan, “Ellerin Zamanlarla Dolu” kitabının önsöz niteliğindeki “Parçalanmış Yaşamın Estetiği” başlıklı yazısında şöyle yazmış Ahmet Cemal;

"Celan, yaşamın parçalanmışlığını bir olgu olarak benimseyen, bu benimsemeden hiçbir duygusallık ya da şiirsellik uğruna ödün vermeyen bir estetik anlayışının sözcüsüdür.”


Paul Celan, Avrupa'nın acılı bir döneminin, Almanca yazmış en önemli şairlerindendir. Ailesi ölüm kamplarında -babası tifodan, annesi ise artık çalışamaz hale geldiğinde öldürülerek- hayatını yitirir. Kendisi de toplama ve çalışma kamplarında bulunmuş biri olarak; insanın en derinine işleyen dizelerini süslemelerden uzak sözcüklerle yazmayı yeğler. Gerçekleri görmezden gelmez. Ya da onları yok sayarak bir hayal dünyasında şiirini var etmeye çalışmaz. İnsanı değerli kılan şeylerden biri olduğuna inandığı ‘dil'i; tüm kıvraklığı ile kullanmayı hatta var olan sözcüklerden yeni anlamlar türetip adeta baştan inşa ederek sesini bu şekilde duyurmanın gerekliliğine inanır. Bunu yapabilmenin çeşitli yolları vardır. Kendisi ise bir şairdir ve bunu en iyi bildiği şiirle yapar. Aslında bir poliglot olmasına rağmen Fransızca veya başka bir dilde yazmayı tercih etmez. Şiirlerini annesinden öğrendiği dil olan Almanca ile yazar. Ki bu dil aynı zamanda annesini öldürenlerin de dilidir. Artık anlatacak daha fazla bir şeyi kalmadığına inandığı noktada “Hissettiği karmaşayı etrafa yaymak yüce gönüllere yakışmaz” diyen Paul Celan bu cümleyi kurduktan 13 yıl sonra 1970’de kendini Sen nehrinin sularına bırakarak intiharı seçer. 

Kitabın ilk bölümünde yer alan "Gelincik ve Hatıralar" -ki bazı kaynaklarda 'Gelincik ve Bellek' olarak geçer- Celan'ın ikinci şiir kitabıdır ve 1952’de yayınlanır. En bilinen şiirlerinden biri olan “Ölüm Fügü”, aynı dönemin şiiridir, aynı seçkide yer alır ve şöyle başlar;

Akşam vakitlerinde içmekteyiz sabahın kapkara sütünü
ve öğlenlerle sabahlarda bir de geceleri
hiç durmaksızın içmekteyiz, içmekteyiz
…”

Bu şiirinde sade bir dil, basit kelimeler kullanarak Nazi çalışma kamplarındaki günlerine gönderme yapar. Tüm acısını; sütün kapkara hali ile simgeleştirip duygusunu bize geçirir. Bu; günün tüm vakitlerinde devam eden ve ne zaman sonlanacağı da bilinmeyen bir yüktür. Kitaba adını veren şiir de tıpkı “Ölüm Fügü” gibi bu dönemin ve seçkinin içinde yer alır.

ELLERİN zamanlarla dolu geldin bana —dedim ki:
Kahverengi değil saçların.
Bunun üzerine onları hafifçe acının terazisine bıraktın;
benden ağırdılar…”


Ancak kitabın arka kapağında çevirmenin bu seçki kitabına adını verdiği şiir değil de -benim de bu yazıya giriş olarak seçtiğim- Celan’ın, Ingeborg Bachmann'a yazdığı "Corona" şiirinden alıntı yapılmıştır. 

Bu şiirlerin yazıldığı döneme ve bu bölüme adını veren "Gelincik ve Hatıralar" ismi ise "Corona" şiirinin dizelerinden yeşermektedir.  Celan için bu dönem aşklarının başladığı, arada kopukluklar, ayrı kalınan devreler, bitişler olmasına rağmen, iki ruhun karşı konulmaz bir biçimde birbirine düğümlendiği, iç içe geçtiği ve hayatları boyunca bitiremeyecekleri aşk ve dostluklarının ipuçlarını veren Bachmann dönemidir. Corona’nın dizelerinin can bulduğu evre 1949 yılına tekabül eder.

Sık sık düşündüm senin en güzel şiirin “Corona”, her şeyin mermere dönüştüğü ve ebedileştiği bir ânın çok önceden kusursuz bir biçimde gerçekleşmesi o.” diyecektir Bachmann; Viyana’dan 24 Haziran 1949’da Celan’a yazdığı bir mektubunda. *

Paul Celan ile henüz tanışmamış olanınız varsa, gerçeği dolandırmadan sözcükleri katman katman açarak yeni sözcükler inşa edebilen bu güzel şairle tanışmanızı, hatta ‘Corona’ şiirini kendi sesinden youtube’dan dinlemenizi, ilginizi çekerse -ki çekeceğinden eminim- dip notta adı geçen mektupları, bu şiir seçkisinin devamında hatta belki paralel bir okuma için dikkate almanızı öneririm. 



Paul Celan
Ellerim Zamanlarla Dolu
Türkçe’ye çeviren: Ahmet Cemal
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Haziran 2015, Birinci Baskı, 137 sayfa


*Kalp Zamanı, Ingeborg Bachman - Paul Celan, Mektuplar, Kırmızı Kedi Yayınevi, çeviren İlknur Özdemir, 2014

(Bu yazı Mart 2016'da neokuyorum.org internet sitesinde yayınlanmıştır. Kaynak belirtmeden kullanılamaz.)

O.../






Yorumlar

Popüler Yayınlar